This review may contain spoilers
sarsıcı bir hikâye. cinsel şiddet travması olanların izleyip izlememek konusunda dikkatli düşünmelerini öneririm. bu dizi yüzünden yeniden yaşadığım travmalarımın uykumu kaçırmasını beklemiyordum, bas karakterini gerçekten kendimi yakın bu kadar yakın hissetmemle alakalı muhtemelen.
her neyse.
bl endüstrisini gündemleştirmeleri açısından "lovely writer" ile ortaklaşması bir yana bu iki dizi birbirinden oldukça farklı. "lovely writer" daha dünyaya pembe gözlüklerle bakan bir dizi, mesela oradaki sorun cinsel şiddet değil. Bunun yanı sıra "call it what you want"ta prodüktörlerin oyuncuların hayatında daha fazla kontrol sahibi olduğu da görülecektir. Zaten ilkinde daha komedi unsurları yoğunken ikincisinde dram daha baskın. Dolayısıyla ikincisinin eleştirel yönü daha kuvvetli demek de bence yanlış olmayacaktır.
hikâye gerçekten derinlikli ve çok boyutlu. çerezlik bir dizi olmadığı kesin. nitekim ben anlatımını güçlü bulamadım. olayları algılamam çok zor oldu. "şu an ne oluyor? niye bunlar birbirlerine böyle bakıyor? bu çocuk niye bu kadar depresif?" diye sorgulamadan edemedim. tabii bu belirsizlik halinin son iki bölümle aniden son bulması nedeniyle üzerimde bir şok etkisi bıraktı dizi. dolayısıyla benim güçlü bulmadığım bu nokta aslında bilinçli tercih edilmiş bir yöntem.
diziyi öne çıkaran bir diğer unsuru ise oyunculuk. bas'ı oynayan kişi gerçekten oldukça iyi bir oyuncu. "until we meet again"deki pharm karakterini oynayan oyuncu gibi travmatik deneyimlerle yüzleşen bir karakteri oynuyor ve duyguyu geçirmek konusunda oldukça başarılı. marco ise fazla konuşan bir karakter değil ama mimikleri anlatmak istediği her şeyi zaten anlatıyor. çok fazla duygusal sahnesini görmedik ama genel anlamda bas gibi onu da bayağı beğendim. diğer oyuncuların ise çok da bahsedecek bir ayrıksılığı olduğunu düşünmüyorum. kötü değiller ama ahım şahım bir oyunculukları da yok. hatta diziyi bas ve marco taşıyor demek bile yanlış olmaz bence.
favori karakterlerim bas ve marco olduğu için ikinci sezonu sabırsızlıkla bekliyorum diyerek bitireyim bu yorumumu.
her neyse.
bl endüstrisini gündemleştirmeleri açısından "lovely writer" ile ortaklaşması bir yana bu iki dizi birbirinden oldukça farklı. "lovely writer" daha dünyaya pembe gözlüklerle bakan bir dizi, mesela oradaki sorun cinsel şiddet değil. Bunun yanı sıra "call it what you want"ta prodüktörlerin oyuncuların hayatında daha fazla kontrol sahibi olduğu da görülecektir. Zaten ilkinde daha komedi unsurları yoğunken ikincisinde dram daha baskın. Dolayısıyla ikincisinin eleştirel yönü daha kuvvetli demek de bence yanlış olmayacaktır.
hikâye gerçekten derinlikli ve çok boyutlu. çerezlik bir dizi olmadığı kesin. nitekim ben anlatımını güçlü bulamadım. olayları algılamam çok zor oldu. "şu an ne oluyor? niye bunlar birbirlerine böyle bakıyor? bu çocuk niye bu kadar depresif?" diye sorgulamadan edemedim. tabii bu belirsizlik halinin son iki bölümle aniden son bulması nedeniyle üzerimde bir şok etkisi bıraktı dizi. dolayısıyla benim güçlü bulmadığım bu nokta aslında bilinçli tercih edilmiş bir yöntem.
diziyi öne çıkaran bir diğer unsuru ise oyunculuk. bas'ı oynayan kişi gerçekten oldukça iyi bir oyuncu. "until we meet again"deki pharm karakterini oynayan oyuncu gibi travmatik deneyimlerle yüzleşen bir karakteri oynuyor ve duyguyu geçirmek konusunda oldukça başarılı. marco ise fazla konuşan bir karakter değil ama mimikleri anlatmak istediği her şeyi zaten anlatıyor. çok fazla duygusal sahnesini görmedik ama genel anlamda bas gibi onu da bayağı beğendim. diğer oyuncuların ise çok da bahsedecek bir ayrıksılığı olduğunu düşünmüyorum. kötü değiller ama ahım şahım bir oyunculukları da yok. hatta diziyi bas ve marco taşıyor demek bile yanlış olmaz bence.
favori karakterlerim bas ve marco olduğu için ikinci sezonu sabırsızlıkla bekliyorum diyerek bitireyim bu yorumumu.
Was this review helpful to you?